Babası asil bir ataya sahip bir askerdi. Yedi yaşındayken annesi öldü. Annesinin ölümünden sonra Fransız asilleri için tanınmış bir Katolik Koleji'ne gönderildi. 1714 yılında Bordeaux Parlamentosu'nda danışman olarak göreve başladı. 1715 yılında Protestan biriyle ve üç çocuğu oldu. Kendisine büyük değerde miraslar kaldı.
Montesquieu'nun erken yaşları önemli bir hükümet değişikliğinin yaşandığı bir dönemde meydana geldi. İngilterede anayasal bir monarşi ilan edildi ve Büyük Britanya Krallığı'nı kurmak için 1707 Birliğiyle İskoçya'yla birleşti. Fransa'da uzun süredir görev yapan Louis XIV, 1715 yılında öldü ve ardından beş yaşındaki Louis XV başarıyla karşılandı. Bu ulusal dönüşümlerin Montesquieu üzerinde büyük etkisi oldu.
Kuvvetler ayrımı esasını ortaya atmıştır. 20 yıl üzerinde çalıştığı De l'esprit des lois adlı kitabında yasama, yürütme ve yargı'yı birbirlerinden ayırmanın önemini vurgulamıştır.
Bir siyaset sosyolojisi geliştiren Montesquieu, esas ününü toplum, hukuk ve yönetim tarzı konusunda gerçekleştirdiği karşılaştırmalı araştırmadan almıştır. Siyaset ve hukuk konusunda tümevarımsal ve deneysel bir yaklaşımı benimseyen filozofun olguları kaydetmek yerine anlamayı seçmesi, onu fenomenleri konu alan karşılaştırmalı bir soruşturmayı, tarihsel gelişmenin ilkelerine ilişkin sistematik bir araştırmanın temeli yapmaya itmiştir. Siyaset konusuna, şu halde bir tarif filozofu olarak yaklaşan Montesquieu, farklı politik toplumlardaki farklı pozitif hukuk sistemlerinin çok çeşitli faktörlere, örneğin, halkın karakterine, ekonomik koşullarla iklime, vs. göreli olduğunu söylemiştir. O, işte bütün bu temel koşullara, “yasaların ruhu” adını vermiştir.
Montesquieu, bu bağlamda, üç tür yönetim tarzını birbirinden ayırmış ve bu devletlere uygun düşen yönetici ilke, iklim ve topraktan söz etmiştir. Buna göre, despotizm büyük devletlere, sıcak iklimlere uygun düşer ve korkuya dayanır. Britanya örneğinde olduğu gibi, ne soğuk ne de sıcak olan bir iklimin hüküm sürdüğü, orta büyüklükteki devletlere uygun düşen yönetim biçimi, monarşidir; söz konusu yönetim biçimi, şan ve şerefe dayanır. Buna karşın, soğuk iklimlere ve küçük devletlere uygun düşen rejim, demokrasidir; demokrasinin yönetici ilkesinin erdem olduğunu öne süren Montesquieu, tüm insanlar için geçerli olan tek bir doğa yasası ve evrensel bir insan doğası olduğunu kabul eden akılcılığa şiddetle karşı çıkmış ve kuvvetler ayrılığı prensibini ortaya atmıştır.
"Yasanın koruması altında ve adalet adına sürdürülenden daha büyük bir tiranlık yoktur."
"Eğer kişi sadece mutlu olmak istiyorsa, bu kolayca yapılabilir. Ama diğer insanlardan daha mutlu olmak istiyorsa bu daha zordur. Çünkü başkalarının bizden daha mutlu olduğuna inanırız."
"Dünyada başarılı olmak için bir aptal gibi görünmeli ama akıllı olmalısın."
"Biri ebeveynlerimizden, biri okuldan biri de dünyadan olmak üzere üç eğitim alıyoruz. Üçüncüsü, ilk ikisinin bize öğrettiği şeylerle çelişir."